- yaratma cesareti
- cesaret daha çok umutsuzuğa rağmen ilerleyebilme yetisidir.
- cesaret olmaksızın sevgimiz salt bağımlılık olarak solar, sadakatimiz uyumculuk halini alır.
- amerika uygar diye bilinen uluslar arasında en vahşisidir. cinayet oranımız avrupa uluslarına göre 3 ila 10 kat daha fazla. bunun önemli bir nedeni mirasçısı olduğumuz maceracı öncülerin vahşiliği.
- fiziksel cesaret çeşidi ne başıboş bir şekilde şiddete koşmalı, ne de ben-merkezci gücü diğer insanların üzerine dayatmalı.
- moral cesaretin kaynağını, kişinin kendi duyarlığını yoldaşı diğer insanların acısıyla özdeşleştirmesinde bulması.
- toplumsal cesaret diğer insani varlıklarla ilişkiye girme cesaretidir - kişinin anlamlı bir yakınlık kurma umuduyla tehlikeye atılabilme yetisi.
- tek başınalık, dayanışma karşıt da olsalar sanatçının sadece kendi çağı için anlamlı olmakla kalmayıp gelecek kuşaklara da seslenbilecek bir eser yaratması için esastır.
- doğruya karşı kendini hendeklerle çeviren fanatiğin aksine, hem inananbilme hem de kendi şüphelerini kabul etmeye cesareti olan kişi yeniden öğrenmeye açık ve esnektir.
- moral cesaret yanlışların düzeltilmesiyken onun kontrastı olan yaratıcı cesaret yeni bir toplumun inşasında yeni biçimlerin, yeni sembollerin, yeni modellerin bulunmasıdır.
- onlar her toplumun kendini korumaya adadığı statükoyu tehdit eden kişiler. bu, rusyadaki şairlerin ifadelerini ve sanatçıların biçemlerini kontrol etme mücadelesinde açıkça cereyan ediyor.
- tüm sanatçıların bir an, günün sonunda kendilerini bitmiş tükenmiş hissedip, imgelemlerini asla dışa vuramayacaklarından emin, onu unutmaya and içerek her şeye tümğyle başka bir konu üzerinde ertesi sabah yeniden başlamaya karar verdikleri olmuştur.
- yaratıcı sanatçı, şair ve ermişin toplumumuzun gerçek tanrılarıyla dövüşmek zorunda olmaları - uyumculuk tanrısıyla olduğu kadar, duygusuzluk, maddi başarı ve sömürücü gücün tanrılarıyla. bunlar toplumumuzun insan yığınları tarafından tapınılan putları.
- yaratıcılık sadece gençlik ve çocukluğumuzun masum kendiliğindenliği değildir, yetişkn bir insanın tutkusuyla birleştirilmelidir - kişinin ölümğnden öte yaşama tutkusu.
- sanatçılar genellikle kendi iç imgeleri ve hülyalarına dalmış yumuşak huylu insanlardır.
- dinde en büyük değer kazanan dalkavuklar ya da statükoya sıkı sarılanlar değil, baş kaldıranlardır. tarihte ermiş ya da baş kaldıran insanın ne kadar sık aynı kişi olduğunu bir hatırlayın. sokrates başkaldıran insandı ve baldıran içmeye mahkum edildi. isa başkaldıran insandı ve çarmıha gerildi. jean d’arc başkaldıran insandı ve kazıkta yakıldı.
- yaratıcılığın doğası
- yaratıcılık üzerine son 50 yılın psikolojik çalışmalarını ve yazılarını gözden geçirdiğimizde çarpıcı gelen ilk şey malzemenin genelde kıt, çalışmanın da yetersiz olduğudur. son 20 yılda bir değişim olmakta oluşu sevidirici ama, yaratıcılığın hala psikolojinin üvey evladı olduğu da bir gerçek.