- kısım, değişim rüzgarı
- yeniliğin sonu yoktur. çünkü hiçbir zaman doğru olan şeyle ilgili değil, bir sonraki şeyle ilgilidir.
- birtakım şeyleri birbirine bağlamaktan ibaret.
- Paris Pompidou Merkezi. yüksek atlama sporcusu Ali Mohd Younes Idriss. Martha Graham. Frank Gehry.
- genler bakımından aramızda yaklaşık onda birlik fark bulunan Neandertaller, yakın genetik akrabalarımızdı. onlar da alet kullanmış, ölülerini gömmüş ve ateş yakmışlardı. bizden daha büyük ve güçlü oldukları halde, sonlarını getiren atalarımız oldu.
- hiçbir şarkı 2 kez aynı biçimde çalınmaz.
- dilin kendisi, insan icatlarının sürekli değişim altında olan bir yansımasıdır.
- parçalamayı yönlendiren nötal süreçler, günümüz sinema deneyimin altında yatan temeli de oluşturur. sinemanın ilk günlerinde, tıpkı normal yaşamda olduğu gibi sahneler birbirini gerçek zamanlı olarak izler ve her sahne, sürekli haldeki tek bir çekimle gösterilirdi. kurgu. yalnızca sahneler arasındaki geçişlerle yapılırdı. derken Edwin Porter gibi öncüler, baş ve sonlarını tıraşlamak yoluyla sahneleri birbirine daha sıkı bağlamaya başladılar.
- beyin, zamanı olduğu kadar görsel dünyayı da parçalarına ayrabilir.
- ‘cc’ carbon kopy. bruno catalano - gezginler.
- bir bütünün parçalara bölünebileceğinin anlaşılması, bazı parçaların çıkarılıp atılmasına da olanak sağlar sıkça.
- insan zihni bükme, parçalama, harmanlama üçlüsünü bir araya örerek deneyimlerini eğip büker, böler, birleştirir ve onlara yeni biçimler kazandırır.
- ses uyumunun doğuştan geldiğine ikna edici bir kanıt olabilir.
- yalnızca biyolojik değil, kültürel evrimin de ürünleriyiz.
- insanlığın yeniliğe susamışlığı karşısında, ömrünü 5 ya da 6 yüzyıl koruyabilen bir yaratıcı eser, çok az esere nasip olmuş bir başarı yakalayabilmiş demektir.
- kısım, yaratıcı düşünce yapısı
- yaratıcı kişiler ait oldukları kültürün geleneklerini sıklıkla bozar, hatta kendininkilere bile sırt çevirirler.
- seçenek üretmek, yaratıcı ssürecin temel taşlarından biridir.