algofobi - acı korkusu
- acıya karşı tavrımız nasıl bir toplumda yaşadığımızı ortaya koyar.
- günümüzde her yerde algofobi, genel bir acı korkusu hakim. acı toleransı da hızla düşmekte.
- palyatif toplum aynı zamanda bir ‘beğendim’ toplumudur. bir beğeni çılgınlığına kapılmıştır. her şey beğeni kazanana kadar düzleştirilir. ‘Like’ günümüzün iki hatta ağrı kesicisidir. sadece sanat değil, bizzat hayat instagramlanabilir olmak durumundadır.
- beğenirlik kültürünün birden çok nedeni vardır. öncelikle kültürün ekonomikleştirilmesi ve metalaştirilmasina dayanır. kültürle ticaret, sanatla tüketim, sanatla reklam arasındaki ayrım ortadan kalkar. bizzat sanatçılar bir marka olma baskısı altına girerler. piyasaya uygun ve beğenilir olmaya başlarlar.
- sanat alanının tüketim alanından keskin sınırlarla ayrılmış olduğu dönemde sanattan beğenirlik beklenmiyordu. sanatçılar ticaretten uzak duruyordu.
- sanat yabancılaştırmak durumundadır, rahatsız, huzursuz etmeli, hatta acı vermelidir.
- deneyim varlığın özsel başkaliginin alışılmış olan karşısında kendini açığa vurduğu acidir öz olarak.
acının anlamsızlığı
- biyolojik bir sürece indirgenmiş olan hayatımızın bizzat anlamdan arınmış olduğuna işaret eder.
- acı veren bizzat hayatın süre duran anlamsizligidir.
mutluluk zorlaması
- modernlik öncesi cefa toplumun acıyla bağı oldukça derindir. acı iktidar aracı olarak iş görür. siddet toplumundan disiplin toplumuna geçildiğinde acıyla ilişki de değişir. disiplin toplumu üretim aracı olarak öğrenmeye yatkın bedenler imal eder. acı da disiplin tekniklerine dahil edilir. iktidarın yeni formülü ‘mutlu ol’dur.
- palyatif toplum acıyı tıbbilestirerek ve ozellestirerek siyasetten arındırır. böylelikle acının toplumsal boyutu baskılanır ve bastırılır.
- acı engellendiginde mutluluk yavanlasip sıkıcı bir rahatlığa dönüşür. acıya duyarlı olmayan insan derin mutluluğa kapısını kapatmistir.
hayatta kalma
- hayatın ne pahasına olursa olsun uzatılması küresel ölçekte diğer bütün değerleri geride bırakan en yüce değer haline gelmektedir. hayati yaşanılır kılan ne varsa hepsini hayatta kalma uğruna seve seve feda ederiz.
- günümüzde ölmek insanlara özellikle zor gelir, çünkü hayatı anlamlı bir şekilde bitirmek artık mümkün değildir.
- kapitalizm iyi hayat anlatisina sahip değildir. hayatta kalmayı mutlaklastirir. sermayenin artmasının ölümün azalması demek olduğu şeklindeki bilinçdışı inançtan beslenir.
- hayatta kalma histerisinin hakim olduğu toplum bir olememisler toplumudur. bu toplumda insan öncelikle kendisiyle savaşır. baskasi tarafından sömurulme yerini kendini somurmeye birakir.
acının kurnazlığı
- acı yok olmayan şeylerden biridir. sadece görünüşünü değiştirir.
- can sıkıntısı acının zaman içerisinde cozulusunden başka bir şey değildir.
- günümüzde acının tetikleyicisi psişik gerginliklerdir her şeyden önce. performans öznesi kendine siddet uygular. bu sırada oluşan iç baskılar onu depresyona sokar.
- yalnızlık ve yalitilmisligin giderek arttığı bir toplumda yaşıyoruz. narsisizm ve egoizm bunu daha da vahimlestiriyor. artan rekabet, azalan dayanışma ve empati de insanları yalnızlaştiriyor.
acının ontolojisi
- acı bir eksiğe işaret eden öznel bir duyum değil bir alış, hatta varlık alışıdır.
son insan
- hakimiyet özgürlükle aynı şey haline geldiği zaman tamamlanmış olur. (İnsanların özel bilgilerini internette isteyerek paylaşması vb)
hakikat olarak acı
- kopuşlar acı veriyorsa bağlar hakiki demektir.
- macera sporları ve riski davranışlar kendi varlığından emin olma çabalarıdır.
acının poetiği
- bugün artık acıya maruz kalmak istemiyoruz. halbuki acı yeninin, tamamen farklı olanın ebesidir. acının negatifligi ayniyi kesintiye uğratır.
acının diyalektiği
- hesaplaşmanın aksine düşünme dünyaya yeni bir bakış sunar, hatta başka bir dünya ortaya çıkarır. sadece canlı olan, acı çekebilen hayat düşünme yetisine sahiptir. yapay zekada eksik olan tam da bu hayattır.